Bir işi yapmak için sarf edilen kişisel gayret
Dönem,zaman
Çocuk.
Bayram, şenlik.
Yeni bir çağa adım atılmış
Çağlayan suyun sesi
1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.
suyun, akarken taşlara, kayalara çarparak çıkardığı tatlı ses
Yıldırım, şimşek.
Yıldırım
Badem, erik ve Kaysı gibi meyvelerin ham hali
Badem, kayısı, erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali
Gürül gürül akan şelale.
Bir ırmağın denize kavuştuğu yer
Çağlayan, şelale
Bir akarsunun yüksek olmayan bir yerden çağıltıyla köpürerek döküldüğü yer
Bir akarsuyun yüksekten düştüğü yer
Dönemin ışık saçan kişisi
Davet
Mavi yeşil arası göz rengine verilen isim
Aydınlığa, ışığa davet eden kimse.
Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar
Mavimsi, mavi renkli, gri benekli gözleri olan kişi
1. Tanrı. 2. Ateş. -İsim olarak kullanılmaz.
Serçegillerden, çalılık yerleri seven ötücü bir kuş.
Ulak, postacı, haber getiren.
Büyük çağlayan.
Ava alıştınlmamıaş doğan. Çavlı Çandar.(Öl. 1146). Selçuklu emiri. Sultan Mesud döneminde yararlı işler yaptı.
Küçük akarsu, yazın kuruyan küçük akarsu.
Alımlı olan, albenili.
1. Yakışıklı, güzel gözüken. 2. Tepelerin kar tutmayan zirvesi. 3. Becerikli ve kurnaz kimse.
Zarif, ince, göz kamaştırıcı.
Çiçek dal ve yapraklarla yapılmış halka. 2. Kadınların başlarına taktıkları mücevher veya madenden yapılmış sorguç.
Yaralı av hayvanı. 2. Güzel, masum.
Kabuğu ayıklanmamış pirinç.
Nazlı sevgili. 2. Salınan, gezinen.
Maydonozgillerden bir bitki ve bunun tohumu.
Otlak. Çimenlik.
Asker, savaşçı.
Gözler.
Çok güzel gözlü.
Badem gözlü.
Süzerek bakma, bakış.
Layık, uygun, münasip, yakışır.
Ham karpuz, kelek.
Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları, ufuk
1. Bir süreklilik içinde değişim. 2. Sınır. 3. Girdap.
1. Haksızlık. 2. Eza, cefa, eziyet, gadir, zulüm, sitem.
Gelin için hazırlanan eşyalar.
Sabır, direniş.
Dağlarda, bir yerden koparak yuvarlandıkça büyüyen kar yığını
Başa takılan altın
Omuz başı; çıkın, bohça
İnce ve keskin bağırış
Çabuk, acele.
1 – Giresun yöresinde “küçük ark, su yolu” anlamındadır.
Ayın en parlak zamanı. 2. Saklı ay.
çın çın diye ses verir; “çınlamaktan buyruk
Macar halk müziği, çingene müziği.
Meşale, ışık, kandil
Zayıf, ince yapılı, nayif.
Masal, öykü.
Rüzgarlı havada yağan karla karşık yağmur.
Bitkilerin renkli bölümlerine verilen isim
Suyun derin olmayan yeri, sığ yer
Kırlarda yetişen farklı renklerde çiçekler açan bitki
Yeni ve parlak, yüzde oluşan kahverengi küçük benekler
Ay üzerindeki bulunan açık renkli izler
Zahmet, sıkıntı. 2. Her türlü iplik kangalı.
Kırmızı renkli meyve
Kişinin kendisine ait olan çile
Hafif yağan yağmur, çisenti
Hafif yağmur, serpinti.
Güzel ötüşlü
Yüzü çil çil olan hükümdar.
Çilli hanımefendi.
Bahçelerin yeşillendirilmesinde kullanılan bir bitki.
Kendiliğinden yetişen kısa ot
Çok nazlı.
Doğru, dürüst, namuslu kimse.
Doğru, dürüst, namuslu kimse.
1. Yüz çizgileri, yüz güzelliği. 2. Beniz, yüz. 3. insan resmi.
1. Maharetli, becerikli. 2. Kahraman, yiğit.
İnce yağan yağmur.
Çiseleyen yağmur damlası
İnce ince yağan yağmur
Hafif yağan yağmur.
Yağmur damlası, çise damlası
Çiseleyen yağmur damlası
Toz gibi yağan yağmur,
Hafif yağan yağmur
1. Mercimekten biraz büyük, buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç.
Venüs gezegeni. 2. Venüs kadar güzel.
Kelimelerin belirli eklerle birden çok arlığı veya kişiyi bildirme biçimi.
Çok defa, ekseriya.
Aşkın yıldızı,umudun başlangıcı
Çoban yıldızı, zühre